Alanin aminotransferaz (ALT), eski adıyla serum glutamik-piruvat transaminaz (SGPT), karaciğer hücrelerinde yoğun olarak bulunan ve amino asit metabolizmasında kritik rol oynayan bir enzimdir. ALT, sitoplazma ve mitokondrilerde lokalize olup, hepatositlerin yapısal bütünlüğünün göstergesi olarak kabul edilmektedir. Karaciğer hasarı durumunda ALT düzeylerinde artış gözlenir ve bu durum erken tanı açısından büyük önem taşır. ALT enzimi, alanin ve α-ketoglutarat arasındaki transaminasyon reaksiyonunu katalize ederek piruvat ve glutamat oluşumunu sağlar. Bu reaksiyon, glukoneogenez ve amino asit metabolizması için hayati öneme sahiptir. Karaciğer dışında kalp kası, iskelet kası, böbrek ve pankreasta da bulunmasına rağmen, serum ALT yüksekliği öncelikle hepatik kaynaklı olarak değerlendirilir ve karaciğer hasarının en spesifik biyo-belirteçlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
ALT yüksekliğinin etyolojisi geniş bir spektrumda değişkenlik gösterir. Bu nedenler patofizyolojik mekanizmalara ve süreye göre akut ve kronik kategorilerde sınıflandırılabilir:
1.Viral hepatitler: küresel çapta ALT yüksekliğinin en yaygın nedenlerindendir. Hepatit A, B, C, D ve E virüsleri hepatositlerde doğrudan sitotoksik etki göstererek ALT düzeylerinde dramatik artışa neden olur. Bu durum genellikle 10-100 kat yükseklikle seyreder ve akut karaciğer yetmezliği tablosuna yol açabilir. Epstein-Barr virüsü, sitomegalovirüs, varicella-zoster virüsü ve herpes simplex virüsü de hepatik tutulum gösterebilir.
2.İlaç kaynaklı karaciğer hasarı (DILI): Modern hekimlikte giderek artan bir problemdir. DILI'nin yıllık insidansı 100.000 kişide 13.9-19.1 olgu olarak rapor edilmektedir (1,2). Parasetamol, antibiyotikler (amoksisilin-klavulanat, izoniazid), antifungal ajanlar (ketokonazol), antikonvülzanlar (fenitoin, valproat), statinler ve çeşitli bitkisel ürünler hepatotoksisite potansiyeline sahiptir (3,4). İdiyosinkratik DILI, klinisyenler için en zorlayıcı karaciğer hastalıklarından biridir (5). Özellikle parasetamol intoksikasyonu, akut karaciğer yetmezliğinin önde gelen nedenlerindendir ve glutatyon depolarının tükenmesi sonucu hepatosit nekrozu gelişir.
3.İskemik hepatit: hipotansiyon, kalp yetmezliği, aritmiler veya şok durumlarında karaciğer perfüzyonunun bozulması sonucu gelişir. Bu durum "şok karaciğeri" olarak da adlandırılır ve ALT düzeylerinde masif artışa (>1000 IU/L) neden olur. Prognoz altta yatan kardiyovasküler durumun düzeltilmesine bağlıdır.
4.Akut Budd-Chiari sendromu: Hepatik ven trombozu sonucu gelişen nadir bir durumdur ve akut karın ağrısı, hepatomegali ve ascit ile birlikte ALT yüksekliği gözlenir.
1.Metabolik disfonksiyon ile ilişkili steatotik karaciğer hastalığı (MASLD): Eski adıyla non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD), gelişmiş ülkelerde ALT yüksekliğinin en sık nedenidir (6,7). Son güncellenen tanı kriterlerine göre, MASLD tanısı için hepatik steatoz varlığında beş kardiometabolik risk faktöründen en az birinin bulunması gerekmektedir. Bu risk faktörleri obezite, diabetes mellitus tip 2, dislipidemi, hipertansiyon ve metabolik sendromdan oluşmaktadır. MASLD, İngiltere'de her 5 kişiden 1'ini etkilemektedir (11).
2.Alkolik karaciğer hastalığı: Kronik alkol tüketimine bağlı olarak gelişir ve basit karaciğer yağlanmasından siroza kadar geniş bir spektrum gösterir. AST/ALT oranının >2 olması alkolik hepatit için karakteristiktir.
3.Otoimmün hepatit: Karaciğere karşı gelişen T-hücresi aracılı otoimmün yanıt sonucu ortaya çıkar. Tip 1 (ANA ve/veya anti-SMA pozitif) ve Tip 2 (anti-LKM1 pozitif) olmak üzere iki ana tipi vardır. Tedavi edilmediğinde siroza ilerleyebilir.
4.Viral hepatit B ve C'nin kronik formları: Dünyada kronik karaciğer hastalığının en yaygın nedenleridir. HBV enfeksiyonu 296 milyon, HCV enfeksiyonu 58 milyon kişiyi etkilemektedir (10).
5.Herediter hemokromatoz: HFE gen mutasyonlarına bağlı gelişen demir birikimi hastalığıdır. Wilson hastalığı, ATP7B gen mutasyonu sonucu bakır birikimi ile karakterizedir. Alfa-1 antitripsin eksikliği ise AAT proteinin yetersiz sentezi sonucu gelişir.
ALT düzeyi toplar damar kan örneklemesi ile ölçülür ve standardize edilmiş laboratuvar prosedürleri gerektirir. Test öncesinde özel hazırlık gerekmez. Serum veya plazma örnekleri kullanılabilir ve sonuçlar Uluslararası Birim/Litre (IU/L) cinsinden rapor edilir.
Venöz kan örneği, hasta oturur pozisyonda iken antekubital fossadan alınır. Örnekleme sırasında turnike süresi minimumda tutulmalı, hemoliz önlenmelidir. Hemoliz, lipemi ve ikter gibi preanalitik faktörler test sonuçlarını etkileyebilir ve bu nedenle uygun örnek alımı kritik önem taşır. ALT ölçümünde spektrofotometrik kinetik yöntem kullanılır. Bu yöntem, NADH'nin NAD+'ya oksidasyonu sırasında 340 nm dalga boyunda meydana gelen absorbans azalmasını ölçer. Modern laboratuvarlarda otomatik analizörler kullanılarak yüksek hassasiyetli ve tekrarlanabilir sonuçlar elde edilir. Test sonuçları genellikle 2-4 saat içinde rapor edilebilir.
ALT düzeyinin kontrolü, kanıta dayalı tıbbi kılavuzlarda belirtilen spesifik endikasyonlarda yapılmalıdır:
Rutin sağlık taramalarında, özellikle 40 yaş üstü bireylerde, diabetes mellitus, obezite (BMI >30 kg/m²), metabolik sendromu olan hastalarda ALT kontrolü önerilir. Amerikan Diyabet Derneği kılavuzları, diabetik hastalarda tanı anında karaciğer fonksiyon testlerinin değerlendirilmesini önermektedir (9).
Karaciğer hastalığı şüphesi olan durumlarda; sarılık (bilirubin >2 mg/dL), sağ üst kadran ağrısı, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı gibi semptomlar varlığında ALT bakılması gerekir.
İlaç kullanımı takibinde, hepatotoksik potansiyeli olan ilaçları kullanan hastalarda düzenli ALT monitörizasyonu yapılmalıdır. FDA kılavuzlarına göre, yüksek riskli ilaçlarda tedavi başlangıcından 4-8 hafta sonra kontrol önerilir (1,5).
Kronik hastalık takibinde, viral hepatit B ve C, otoimmün hepatit, MASLD/MASH gibi durumlarda hastalık aktivitesinin değerlendirilmesi için 3-6 aylık periyodik ALT kontrolü yapılır (8,14).
Risk faktörü taşıyan bireylerde, birinci derece aile öyküsü, kronik alkol kullanımı, metabolik risk faktörleri varlığında proaktif tarama yapılmalıdır.
ALT referans değerleri, laboratuvar metodolojisine, etnik köken ve cinsiyet farklılıklarına göre değişkenlik gösterebilir (15). Genel olarak kabul edilen referans aralıkları:
Ancak son epidemiyolojik çalışmalar, bu değerlerin revize edilmesi gerektiğini önermektedir:
ALT yüksekliğinin klinik sınıflandırması şu şekildedir:
AST/ALT oranı diferansiyel tanıda önemli ipuçları sağlar:
ALT yüksekliği, karaciğer sağlığının değerlendirilmesinde kritik bir biyo-belirteç olarak kabul edilir ve çok boyutlu klinik öneme sahiptir:
Erken tanı: ALT yüksekliği, semptomlar ortaya çıkmadan önce karaciğer hasarını saptayabilir. Bu durum özellikle MASLD/MASH, viral hepatitler ve DILI'de hayati önem taşır.
Prognostik değer: Sürekli yüksek ALT düzeyleri (>100 IU/L, 6 ay süreyle), siroz gelişimi ve hepatoselüler karsinom riski açısından bağımsız risk faktörüdür (7). Longitudinal kohort çalışmaları, devam eden ALT yüksekliğinin karaciğer ile ilişkili mortalite riskini 3-4 kat artırdığını göstermektedir.
Tedavi yanıtının objektif izlemi: Antiviral tedaviler (HBV için tenofovir, HCV için DAA rejimler), immunsupresif tedavi (otoimmün hepatitte prednizolon, azatioprin) veya yaşam tarzı müdahalelerinin etkinliği ALT düzeylerindeki azalma ile objektif olarak değerlendirilebilir.
Metabolik ve kardiyovasküler risk göstergesi: ALT düzeyleri, metabolik sendrom, tip 2 diabetes mellitus ve kardiyovasküler hastalık riski ile pozitif korelasyon gösterir. Framingham çalışmasında, ALT düzeylerinin kardiyovasküler mortalite için bağımsız prediktör olduğu gösterilmiştir.
İlaç güvenliği monitörizasyonu: Hepatotoksik potansiyeli olan ilaçların güvenli kullanımında ALT düzeylerinin takibi, ciddi karaciğer hasarının önlenmesinde kritik rol oynar.
ALT yüksekliğinin klinik anlamı, yüksekliğin derecesi, süresi ve altta yatan nedenle doğrudan ilişkilidir:
Geçici ve hafif yükselmeler, genellikle iyi bir seyir gösterir. Yoğun fiziksel egzersiz, geçici viral enfeksiyonlar, kısa süreli ilaç kullanımı veya dehidratasyon bu duruma neden olabilir. Bu yükselmeler genellikle 2-4 hafta içinde normale döner.
Devam eden yükseklik (>6 ay süreyle), altta yatan kronik karaciğer hastalığını düşündürür ve mutlaka araştırılmalıdır. Özellikle ALT düzeylerinin >100 IU/L olması ve AST/ALT oranının >1 olması ciddi hepatik hasar göstergesidir.
Masif ALT yüksekliği (>1000 IU/L), akut karaciğer nekrozu işareti olup acil medikal müdahale gerektirir. Bu durumda akut karaciğer yetmezliği gelişme riski yüksektir.
ALT yüksekliği tek başına tanı koydurmaz; AST, alkalin fosfataz (ALP), gama-glutamil transpeptidaz (GGT), bilirubin düzeyleri, protrombin zamanı, albümin ve görüntüleme yöntemleriyle birlikte değerlendirilmelidir.
ALT düzeylerinin normalizasyonu, altta yatan etyolojiye yönelik spesifik tedavi yaklaşımlarını gerektirir:
Kilo yönetimi: MASLD/MASH'de temel tedavi yaklaşımıdır (9,12). Çalışmalar, %7-10 kilo kaybının ALT düzeylerinde %30-40 azalma sağladığını göstermektedir. Haftada 0.5-1 kg kilo kaybı hedeflenir ve bu süreç beslenme uzmanı eşliğinde yapılmalıdır.
Fiziksel aktivite: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz önerilir. Rezistans egzersizleri kas kitlesini koruyarak metabolik sağlığı destekler. Egzersizin hepatik steatoz üzerine olumlu etkisi kilo kaybından bağımsız olarak gösterilmiştir.
Diyet modifikasyonu: Akdeniz tipi tipi beslenme, omega-3 yağ asitlerinden zengin gıdalar, antioksidan içeriği yüksek besinler (yeşil çay, zerdeçal) ALT düzeylerini olumlu etkileyebilir. Fruktoz kısıtlaması, özellikle MASLD'de faydalıdır.
Viral hepatitler için antiviral tedavi:
Otoimmün hepatit: Prednizolon (başlangıçta 20-30 mg/gün) ve azatioprin (50-100 mg/gün) kombinasyonu standart tedavidir.
Wilson hastalığı: D-penisilamin veya trientin ile şelasyon tedavisi.
Hemokromatoz: Flebotomi ile demir deplasyonu.
Hepatotoksik ilaçların kesilmesi: DILI'nin çoğu vakası benign seyir gösterir ve sorumlu ilacın kesilmesi ile düzelir. Kritik ilaçlarda doz azaltılması veya alternatif ajanların kullanımı değerlendirilmelidir.
Alkolün bırakılması: Alkolik karaciğer hastalığında mutlak endikasyondur.Erken evrelerde tam abstinens ile tam iyileşme mümkündür.
Tedavi yanıtının değerlendirilmesi için 3-6 aylık ALT kontrolü yapılır. Tam yanıt, ALT değerlerinin normal sınırlara gerilemesi olarak tanımlanır. Parsiyel yanıt, başlangıç değerinden %50 azalma olarak kabul edilir.
Sonuç
ALT yüksekliği, modern hepatolojide kritik öneme sahip bir laboratuvar bulgusudur. Erken tanı imkanı sağlayarak tedavi edilebilir karaciğer hastalıklarının zamanında tespit edilmesine olanak verir. Etyolojiye yönelik spesifik tedavi yaklaşımları ile çoğu vakada başarılı sonuçlar elde edilebilir. Multidisipliner yaklaşım, düzenli takip ve hasta eğitimi optimal sonuçlar için gereklidir. Güncel klinik kılavuzların takip edilmesi ve kanıta dayalı tedavi protokollerinin uygulanması, hastaların uzun dönem prognozunu belirgin şekilde iyileştirir.
Kaynaklar